Aganta Burina Burinata

2 Haziran 2008 tarihinde tarafından eklendi.

Eser Hakkında 

Bu roman Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı)’nın eserlerinin genel özelliklerini yansıtır. 1945 yılında yayınlanmıştır. Eserde, deniz sevgi­si, denizin insana çekici gelmesi, denizcilerin yaşadığı sıkıntılar, güzellikler genel olarak denizdeki hayat bir kişi aracılığıyla anlatılmaktadır. Romanda, deniz bir ana kahraman gibi düşünülmüş, bu sebeple ilk çıktığı dönemlerde zaman çok büyük ilgi görmüştür. Anı tarzında yazılmıştır.

Aganta Burina Burinata Özeti

Mahmut, babası Süleyman Kaptan ile Milas’a gitmekte­dir. Milas’a vardıklarında ahbapları Bakkal Fehmi’nin yanına giderler. Bakkal Fehmi, Süleyman Kaptan’ı çok değişmiş bu­lur. Süleyman Kaptan’m gözlerindeki neşe ve canlılık kaybol­muştur. Süleyman Kaptan, başından geçen üzücü bir hadise­yi anlatır. Kardeşi Davut’un ölümüne sebep olmuştur. Bir süre önce Davut, Süleyman Kaptan’ın kayığına tayfa olarak yazılmıştır. Aynı gün, büyük bir fırtına çıkmış, gemideki her­kes yere yatmıştır. Davut âdeta kendisini feda ederek dümen­de dimdik geminin yürümesini sağlamaya çalışmaktadır. Bu arada rando maçosu, rüzgârda savrularak Davut’un kafasını uçurur. Davut’un başsız vücudu Süleyman Kaptan’ın üzerine düşer, her yere kan bulaşır. Bir süre geçtikten sonra ceset kok­tuğu için denize atmak zorunda kalırlar. Süleyman Kaptan, bu kazadan dolayı kendisini suçlar. Çünkü onun yeterince sıkı bağlamadığı bir parça, Davut’un ölümüne sebep olmuş­tur. Kardeşinin bir mezarının olmasını bile engelleyen denizi hiç affetmez. Bu yüzden oğlu Mahmut’un asla denizci ol­masını istememektedir. Bakkal Fehmi, olanlara çok üzülür. Bir gün sonra Bodrum’a dönerler.
Süleyman Kaptan, oğlunu Kirpi Halil’in yanına çırak ola­rak verir. Kirpi Halil’in dükkânı oldukça kasvetli, karanlık, dar bir mekândır. Dükkânın iki müdavimi Bahçıvan Nusret Ağa ile Kasım Efendi’dir. Her ikisi de iyi görememektedir. Nusret Ağa, fakir, pek çok sıkıntı çekmiş bir kişidir. Topal Murat da tıpkı Nusret Ağa gibi hayatın acımasız yüzü ile karşılaşmış bi­ridir. Oğlu Aliş’in hasreti ile yanıp tutuşmakta, oğlunun ölü mü diri mi olduğunu bilmemektedir. Süleyman Kaptan, oğlu­nu buraya denizcilikten uzak tutmak için vermiştir. Oysa Kir­pi Halil, deniz sevdalısı bir kişidir ve sürekli denizden bahset­mektedir. T* -nir ettiği ayakkabıları denizcilik terimlerini söyle­yerek Man? ut’a göstermektedir. Mahmut, burada herkesle dost olur. Özellikle Halil’in anlattığı deniz yaşamı onu çok et­kiler. Mahmut, aynı zamanda mahalle mektebine de devam etmektedir. Mektebi ve hocayı hiç sevmemekte, onun ezber­letmek istediği metinleri ezberlememekte, bu yüzden hep azar işitmekte, bazen de dayak yemektedir. Mahmut, hoca ders anlatırken deniz hayali kurmaktadır. Komşularının kızı ve yakın arkadaşı Fatma onun bu hâline çok üzülmektedir. Bugünlerde Mahmut’u derinden sarsan bir olay olur. Hayatı zorluk içinde geçmiş, oğlunun hasretiyle yanan Topal Murat ölmüştür.
Mahmut, yine mektepte falakaya yatırılmıştır. Fatma ya­nına gelerek babasıyla çıkacağı balığa gelmesini teklif eder. Mahmut büyük bir sevinçle kabul eder. Gece, denizde balık tutmak Mahmut için en güzel olaydır. Babasından çok zor izin alır ve Fatma, babası Ateşoğlu ile kayıkta özlediği denize ka­vuşur. Fırtına çıktığı için yeteri kadar balık tutamazlar, karaya da ancak kürek çekerek sabaha doğru ulaşırlar. Mahmut ilk kez, denizin vefasızlığı ile karşılaşır. Mahmut bir kez daha on­larla balığa çıkınca denizin onun için vazgeçilmez olduğunu anlar. Mektebi bırakır. Babası ise denizden nefret etmekte, oğlunun istikbalini düşünmektedir. Mahmut, babasının uzun süreliğine sefere çıkmasından yararlanarak denize çıkmaya devam eder. Küçük amcası, cimri Hakkı Reis’in gemisine ya­zılır. Özlediği açık denizlere doğru yol almaya başlar. Gemide Topal Murat’ın oğlu Aliş’le karşılaşır. Denizde macera dolu günler geçirir. Fırtınada ölen tayfaların nasıl denize atıldığına şahit olur. Amcası Hakkı Reis’in tayfalara ve kendisine acıma tavrı onu zaman zaman yıldınr.
Mahmut, denizde iken bir mektup alır. Mektup annesin-dendir. Babasının, gemisiyle beraber bir seferde öldüğü, bü­tün serveti olan gemisinin battığı, evi geçindirme işinin ona kaldığı yazmaktadır. O anda tüm dünya Mahmut’un başına yıkılır âdeta. Mahmut, babasının bir sefer sırasında onu de­nizde görünce, gözleri dolarak, ona acı acı bakışını hatırlar. Babasının okşayıcı, sevgi dolu bir ifadeyle oğluna “Neden böyle ettin?” sözleri altında ezilir. Mahmut, bundan sonra an­nesine bakmak zorundadır. Ne var ki eline geçen para ile karnını bile duyuramamaktadır. Bir gün cimri amcası ile de tartışarak onun gemisinden ayrılır. Farklı gemilerle değişik yerlere gitmeye başlar. Delikanlı olmaya başlayan Mahmut, annesini de kaybeder. Zamanla denizin haşin yüzü ile kar­şılaşır. Maddi zorluklar, sıkıntılı bir hayat onu zorlamaktadır. Memleketini, sakin bir hayatı, Erkek Fatma ile evliliği hayal etmeye başlar. Bir gün, memleketine dönmeye karar verir.
Memleketine döndüğünde, ilk işi Ateşoğlu’nun evine git­mek olur. Köyde her şey değişmiştir. Fatma ile görüşemez. Bazı esrarengiz olaylar hisseder. Fatma ile nihayet karşılaşır. Fatma, eski Fatma değildir. Bir balık seferinde, onu kötü emel­lerine alet edemeyen bazı adamların yüzüne sıktığı kurşunla yüzünün yarısı parçalanmış, gözünün biri akmıştır. Mahmut, Fatma’yı çok sevdiği için her şeye rağmen onunla evlenmek istediğini, memlekete onun için döndüğünü anlatır. Fatma, sonra konuşalım, diyerek ondan ayrılır. Ertesi gün Fatma o-nun hayatını mahvetmemek için köyü terk eder. Mahmut onu çok arar fakat bulamaz.
Mahmut, tekrar denize dönmeye hazırlanırken bir teklif­le karşılaşır. Köyün zenginlerinden Zeynel Ağa, kızı Ayşe ile evlenmesini teklif eder. Yalnız denizlere sonsuza kadar veda edecektir. Ayşe ile Mahmut evlenirler. Varlıklıdırlar. Önce çok mutlu olurlar. Mahmut, özlediği sakin hayata kavuşmuştur. Bahçede sebze meyve yetiştirmektedir. Bir çocukları olacak­ken çocuk düşer. Gün geçtikçe Mahmut bir toprak adamı ola­mayacağını anlar. Denizleri her türlü zorluğuna rağmen çok özlemektedir.
Nihayet bir gün, ailesini, zenginliklerini feda ederek asıl sevgilisi olan denizi sonsuza dek tercih eder.

Aganta Burina Burinata Kişileri (Kahramanları):

Mahmut: Romanın ana kahramanıdır. Denizci bir ailenin evladıdır. Babası kesinlikle denizci olmasına müsade etmez. Gönlü deniz sevgisiyle dolu olan Mahmut bütün zorluklara karşı koyar. Eserde Mahmut’un ço­cukluğu ve gençliği ele alınır. Mahmut Okulu, disiplini, yerleşik yaşamı hiç sevmemektedir.
Kirpi Halil: Mahmut’un yanında çırak olarak çalıştığı ayakkabıcıdır. Vaktiyle denizcilik yapmış Kirpi Halil, geçmiş günlerinin özlemiyle yaşamaktadır.

Süleyman Kaptan: Mahmut’un babasıdır. Kendisine ait gemisiyle geçimini denizden sağlamaktadır. Denizde ya­şadığı zorluklar onu denizden soğutmuştur. Ailesini düşünen, çalışkan, merhametli bir kişidir.
Fatma: Mahmut’un çocukluk arkadaşı ve ilk aşkıdır. Ba­basına denizcilikte yardım etmektedir. O yüzden, kendisine Erkek Fatma, denmektedir. Neşeli, hareketli, çalışkan, cesur bir kızdır.

Ayşe: Mahmut’un karışıdır. Esmer, güzelce bir genç kız­dır. Toprak ağasının zengin kızı olduğundan Mahmut gibi hiç sıkıntı çekmemiştir. Otoriter, acımasız, menfaatçi, paraya çok önem veren, Mahmut’u gerçekten seven bir kişidir.
Hakkı Reis: Mahmut’un amcasıdır. Çok cimri, sadece parayı düşünen, yanında çalışanlara hakkını vermeyen, kötü kalpli bir insandır.

Etiketler:

Yorumlar

Yorum Yaz

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Epik Şiir