Kalpaklılar

2 Haziran 2008 tarihinde tarafından eklendi.

Eser Hakkında:

Yazar, bu eseri olayları bizzat yaşamış bir insandan din­leyerek yazmıştır. Roman Kurtuluş Savaşı zamanını ele alır. Zaman zaman çok canlı bölümlere rastlanmakla birlikte Kalpaklılar romanının dili savruktur.

Kalpaklılar Özeti:

İzmir, düşman askerleri tarafından işgal edilmek üzeredir. Hasan Tahsin Bey, kışlada ne yapacaklarını düşünür. Herkes ümitsizdir. İzmir valisi başta olmak üzere tüm yetkililer İstan­bul Hükümetinden emir almakta ve işgal karşısında sessiz kal­maktadır. Buna karşılık teslim olmak istemeyenler Redd-İ İlhak adında bir cemiyet kurmuşlardır. Hasan Tahsin Bey, bu cemiyetle de bir şey yapamayacaklarını düşünüp kahrolmak­tadır. İzmir limanından aylardır hazırlık için Yunan üniforma­ları ve silahlar sızmaktadır. Hasan Tahsin Bey, Yusuf’a Rum­ların başlarına dert olacağını söyler. Yusuf ona nişanlısından, gelecekteki hayallerinden bahseder. Fakat arkadaşı Hasan Tahsin’in garip bir hâli vardır. İzmir’deki Yunanlıların işgal ha­zırlıkları, Rumların sevinç gösterileri karşısında Hasan Tahsin değişik bir tavır sergilemekte, sanki bir planı varmış gibi ha­reket etmektedir.
Yusuf, Hasan Tahsin’in evine gider. Orada medeni olduklarını iddia eden büyük devletlerin yaptıkları zulümlerden konuşurlar. Hasan Tahsin, düşmana karşılık vermek niyetin­dedir. Akşam Hasan Tahsin’den ayrılırken Hasan Tahsin san­ki son görüşmeleri imiş gibi hareket eder. Yusuf’un içi sıkılır.
Hasan Tahsin kararlıdır. Kurtuluş Savaşının ilk kıvılcımı olacaktır. Vatanı için her şeyi göze almıştır. Yanına birkaç yazı ve bir bomba alarak dışarı çıkar. Tarih 15 Mayıs 1919’dur. Yolda Yusuf’la karşılaşır. Yusuf, körfeze düşman donanması­nın girdiğini haykırır. Birlikte İzmir sokaklarında dolaşırlar. Her yerde Rumlar eğlenmekte, Yunan askerleri şehre doğru gelmektedir. Hasan Tahsin, Yusuf’a veda eder. Yusuf hiçbir şey anlamaz. Nasıl savaşacaklarını sorar. Hasan Tahsin, ken­dini paramparça edeceklerini bildiği hâlde Yunan askerlerine doğru gider. Hasan Tahsin bombayı Yunan askerlerine fırlatır. Bir anda darmadağın olurlar. Fakat kısa sürede Hasan Tah­sin’i öldürüp linç ederler. Hasan Tahsin’in ölü yüzünde bir te­bessüm vardır. Yusuf, bu görüntüye dayanamaz, sokaklarda Yunan askerleri ile çatışır ve bir eve sığınır. Bir süre sonra va­linin etkisizliği karşısında sinirleri bozulur.
Yunanlılar şehirde katliama başlamışlardır. Yusuf, pek çok vatanseverin öldürülmesine şahit olur. Yusuf, amcasının çalıştığı gümrük bürosuna gider. O anda Yunan askerleri ge­lir ve onların feslerini çiğnerler. Hepsini iş yerinden çıkarırlar. Yusuf ve yanındakiler Yunan askerlerine esirdir. Yusuf’un tek isteği onların elinden kurtulabilmektir. Yusuf şans eseri kurtu­lur ve kendini Türk Ocağı’na atar. Olup bitenleri anlatır. Türk Ocağı’nda silahlar toplanmıştır. İlk fırsatta Anadolu’ya geçip Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne katılacaklardır. Yusuf bu a-maçlarına ulaşmak için yola çıkar. Yaralanır. Ateşler içinde amcasının evinde üç gün yatar. Nişanlısı Nemide hep yanın­dadır. Bir süre sonra Yusuf, amcasının yardımıyla Anadolu’ya doğru yola çıkar. Parsalı Rasim, İlyas, Salih ve Yusuf, Salih­li’de toplanan Müdafaa-i Hukuk birliklerinin yanına giderler. Salihli’ye varmadan önce Yusuf ailesini görmek için Mansa’ya uğrar. Fakat evde kimse yoktur. Mahalledeki tüm evler talan edilmiş, insanlar toplatılmıştır. Arkadaşı Salih ve Yusuf evin içindeki kanlan izleyerek kömürlüğe giderler. Korkunç manzara ile karşılaşırlar. Yusuf’un kardeşi Neriman Yunan as­kerlerinin saldırısına uğramış, kan içindedir. Kız, şerefini ko­rumak İçin kendini asmıştır. Yusuf ağlamaya başlar. Vatanı için toparlanmaya çalışırlar. Şehit kız kardeşini bahçeye gömer ve yaslara bürünmüş hâlde oradan uzaklaşırlar.
İstanbul Hükümetinin bütün engellemelerine rağmen Mus­tafa Kemal, Sivas kongresini toplamıştır. İstanbul’da Damat Ferit Paşa, düşmanla anlaşma yapmış, Millî Mücadeleyi yok etmeye çalışmaktadır. Bu planların gerçekleştiği yerlerden bi­ri de Bebek’te bir konaktır. Darülfünun talebesi Talip, konak­taki gelişmeleri öğrenmekle görevlidir. Fatih’te bir depoda ‘On dört’ lakaplı birinden emirler almaktadır. On dört, ona Anadolu’daki sevindirici gelişmelerden ve Millî Mücadelenin gücünden bahsetmektedir. Onlar, Millî Mücadelenin İstan­bul’daki koludur. İstanbul hiç güvenli olmadığı için Talip çok dikkatli olmalıdır. Planları Bebek’teki paşa yalısının kızı ile ilişkiye girerek İstanbul Hükümetinin emellerini önceden öğ­renmektir. Bebek yalısının sahibi Sadrazam Damat Ferit’in serkâtibidir. Kızı Müjgan’ı Talip kendine âşık edebilirse pek çok şey öğrenebilecektir. Bunun için işe koyulur ve kısa süre­de Müjgan ona karşılık vermeye başlar. Aralarındaki yakın­laşma arttıkça Talip Müjgan’m çok zeki ve bilgili bir kız oldu­ğunu görür. Kolejde okumakta ve birkaç dil bilmektedir. Ay­rıca Mustafa Kemal yanlısıdır. Talip’in niyetini tahmin etmiş­tir. Kendisinin de onlardan yana oluğunu söyler. Müjgan ağ­lamaktadır ve onları asla ele vermeyeceğine söz verir. Artık Talip’i her konuda bilgilendirecektir.
15 Eylül 1919’dur. Kumandan 23 yaşındaki Seyfi’ye e-mirleri vermektedir. Mülazım Seyfİ kendisine verilen mektubu hiç okumamak şartıyla Çankırı’ya ulaştırmakla görevlidir. Görevi çok gizli ve önemlidir. İsyan eden Kastamonu valisini tevkif edip Miralay Osman Bey’i kurtarmakla görevlidir. Yol­da aynı işle görevli bir bölükle karşılaşırlar. İzmir’den yola çı­kan Yusuf ve arkadaşları da onlarla beraberdir. Gittikleri yer­lerde halkı teşkilatlandırmaya çalışmaktadırlar. Bir süre sonra Miralay Osman Bey’i de kurtarırlar. Artık Kastamonu tama-miyle Kuva-yı Milliye’ye katılmıştır. Miralay Osman Bey ve diğerleri bunu bildiri hâlinde dağıtırlar.
Yusuf ve arkadaşları Kastamonu’ya doğru yol almak­tadırlar. Gelişmelerden habersizlerdir. Kastamonu’ya geldik­lerinde şehrin bomboş olduğunu görerek şaşırırlar. Fakat an­larlar ki Kastamonu tamamen Millî Mücadeleye katılmıştır. Çok sevinirler ve günlerdir hasret kaldıkları çayı içmek için ar­kadaşlarının yanına giderler.
Kastamonu’nun Kuva-yı Milliye’ye katılması diğer illeri de cesaretlendirmiştir. Yusuf bunun için çok mutludur. Fakat izmir’de bıraktığı nişanlısını düşündüğü zaman kalbini bir sı­kıntı kaplamaktadır. Yusuf, İsyancıları götürmek üzere yanın-dakilerle Ankara’ya doğru yol almaya başlar.
Mehmet ve Osman hükümet konağındaki kaymakamı korumakla görevlendirilmiştir. Pek çok yerde başarılara imza atmış Yörük Ali Efe, bulundukları şehre, kaymakama gelir. Yörük Ali Efe, tehlikeli olmaya başlamıştır. Oradakileri korku­tur. Uzun zamandır para ve silah yardımı yapılmadığı için nerdeyse yardımdan vazgeçecektir. Söke halkı toplanıp iste­diği parayı verdikten sonra iş tatlıya bağlanır.
1920’dir. Müjgan, Talip’e İstanbul Hükümeti ile ilgili öğ­rendiklerini anlatmaktadır. Evden kaçırdığı evrakları Talip’e verir. Müjgan, vatanı için büyük tehlikelere göğüs germekte, buna karşılık Talip’ten sadece Anadolu’ya giderken onu da götürmesini istemektedir. Talip, bir süre sonra Müjgan’ı evle­neceği kız olarak ailesiyle tanıştırır. Bir süre sonra Müjgan’in babası durumu fark eder ve kızını yanına çağırır. Ağlayarak vatan haini bir babanın vatansever kızı olduğu için ona teşekkür eder ve Mustafa Kemal’in yanında olmasını istediğini anlatır. Müjgan çok şaşırır ve babasının tehlikeyi göze alarak yaptığı fedakârlıklar karşısında ağlamaya başlar. Babası, Müj-gan’a bütün bildiklerini anlatır, yakında İstanbul’un işgal edi­leceğini Talip’e bildirmesini söyler. Fakat babasının bu duru­munu Talip başta olmak üzere kimseye bildirmeyecektir. O, hep Damat Ferit yanlısı gibi görünmelidir. Müjgan’a Talip’le savaş bitene kadar görüşmemesini tembih eder.
İstanbul işgal edilmiştir. Düşman askerleri hükümetle iş­birliği yapıp ilk olarak Kuva-yı Millîyeci mebusları tevkif et­meye başlarlar.
Bütün bunlar olup biterken Anadolu’da Kuva-yı Millîye hızla ilerlemektedir. Fakat Yusuf ve yanındakiler Hürriyet ve İtilaf Fırkası yanlıları olduğunu sandıkları kişiler tarafından yakalanmış ve hapsedilmiştir. Yusuf’un yanında Millî Müca­dele yanlısı olan mebuslar da vardır. Birçoğuna büyük işken­celer yapılmış, mallarına el konulmuştur. İstanbul Damat Fe­rit Paşa Hükümeti, Atatürk ve yanlılarının idam edilmesi ka­rarı çıkarmıştır. Düzce’de bir hapishanede olan Yusuf’un da içlerinde bulunduğu 9 kişi idam edilmek üzere bir alana gö­türülür. Tam kurşuna dizileceklerken öldürmekle görevli olan­lardan birinin insafa gelmesi ile kurtulurlar. Kurtaran kişi, Millî Mücadele yanlısıdır.
28 Nisan 1920’de bir gazetede çıkan haber İstanbul hü­kümetinin savunmaya geçtiğini bildirmektedir. Ankara Hükü­meti de Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarmış ve isyancıları cezalandırmaya başlamıştır.

Kalpaklılar  Kahramanları (Kişileri):

Talip: Fakir bir ailenin çocuğu olan Talip, Darülfünun öğrencisidir. Vatanperver, milliyetçi bir babanın verdiği eğitimin de tesiriyle Millî Mücadele taraftarı olmuştur. İstanbul’da bütün mertliğiyle Millî Mücadeleye yardım etmektedir.

Hasan Tahsin Bey: Gerçekte yaşamış bir kişi olan Hasan Tahsin, Millî Mücadelenin ilk kıvılcımı olması bakımından çok önemli biridir.
Müjgan: Bir paşa kızı ve Sadrazamın serkâtibidir. Kolejde okuyan, birkaç dil bilen, dönemine göre çok kültürlü ve sosyal bir genç kızdır. Millî Mücadeleye yürekten inanır ve tüm tehlikeleri göze alarak halka yardım eder.
Yusuf: Savaş başlamadan önce bir avukattır. İzmir’de yaşamak­tadır. İzmir’in işgal edilmesyile birlikte şehirde Millî Mücadelenin önemini an­layan ilk kişilerdendir. Cesur ve fedakâr biridir.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Satirik Şiir