Ömer Seyfettin
1884- 1920 yıllan arasında yaşamıştır. Harp okulunu bitirdikten sonra çeşitli yerlerde asker olarak çalışmıştır. Askerlikten ayrılınca Selanik’e gelmiştir. 1911’de Genç Kalemler dergisinde Ömer Seyfettinin hikayeleri yayımlanmaya başlamıştır. Balkan Savaşına subay olarak katılan yazar, Yunanlılara esir düşmüştür. Ülkeye dönünce, hayatının sonuna kadar Kabataş Lisesi’nde öğretmenlik yapmıştır. Ömer Seyfettin, Yeni Lisan hareketinin öncülerindendir. Süslü, kimsenin anlayamayacağı Türkçeye karşıdır. Konuşulan Türkçe ile sade bir dille milli edebiyatın oluşması için uğraşmıştır. Hayatı boyunca 140 kadar öykü yazmıştır. Hikayelerinden bazılarının isimleri şunlardır: Ashab-ı Kehfimiz, And, Efruz Bey, Falaka, Yalnız Efe, Bahar ve Kelebekler, Ferman, Gizli Mabed, Pembe İncili Kaftan, Yüksek Ökçeler, Kaşağı, Diyet, Beyaz Lale, Harem, Bomba
Ömer Seyfettin’in Konularına Göre Hikayeleri
Ömer Seyfettin’in hikâyeleri birkaç grupta toplanabilir:
1. Tarihi hikayeleri
2. Yaşadığı dönemde önemli sosyal olayları konu alan hikayeler
3. Otobiyografik hikâyeler
4. Hicivli hikâyeler
5. Halk âdetlerini anlatan hikâyeler. (Bu tür hikayeleri Halk hikayeleri ile karıştırılmamalıdır.)
Yazar, yeni nesillere mesaj vermek için tarihi olaylardan esinlenerek hikâyeler yazmıştır. Bu tür hikayelerinde din, kahramanlık, vakar, cesaret, tok gözlülük, adalet gibi manevi konuları, değer yargılarını işlemiştir. Aynı mesaj kaygısıyla Balkan Savaşı gibi Türklerin çektiği sıkıntıları, eziyetleri hikâyelerinde çarpıcı bir üslupla anlatmıştır. Hemen herkesin okuduğu Kaşağı, Falaka gibi hikâyelerinde Ömer Seyfettin çocukluk günlerindeki izlenimlerini anlatır. Yazarın, toplumda aksak giden yönleri ve eleştirdiği kişileri konu edindiği hikâyeleri de bulunmaktadır. Ahlak bozuklukları, batıl inançlar, büyü, peri gibi halk inanışları yazarın en çok eleştirdiği konulardır.
Yorumlar