Ömer’in Çocukluğu

25 Şubat 2008 tarihinde tarafından eklendi.

KONUSU: Bu bir anı romandır. Sekiz yaşındaki bir çocuğun ağzından yaşadığı şehir, semt, ailesi ve çevresindeki diğer insanlar anlatılmakta, aynı zamanda yaşadığı döneme ayna tutmaktadır.

Ömer anlatıyor:
İstanbul’un Saraçhane Semti’nde, Çelebi Sokak’ta oturuyor­duk.. Babamın adı Ali idi. Babam yakışıklı, dolgun vücutlu, gayet güzel giyinen, İslami ahlâk ve terbiyeye sahip, temiz yürekli bir insandı. Kendi dükkânında saraçlık yapardı. Kısacası çalışır, çaba­lar, evine de çok iyi bakardı. Babamın en iyi dostu Behçet Amca idi. Sık sık bir araya gelir, sohbet ederlerdi.
Annemin adı Fatımat-üz-Zehra’ydı. Çok iyi bir Müslümandı. Varna’lı idi. Bir tatil zamanı Varna’ya misafirliğe gittik. Bizi çok İyi ağırladılar.
Ağabeyimin adı Mehmet’tir. Ağabeyimin okuyup yazma yönünde bana çok faydası olmuştur.
Bir de amcam vardı. Adı Mehmet Tahir idi. Babamdan çok farklı idi. Derler ki, babam hep onun borçlarını ödermiş.
Ninemin bir asası vardı. Komşu çocuğu Nail’le itişip kakışır­ken, sopayı kafasına indirdim. Bir daha da o sopayı görmedim. Meğer, annem kırıp yakmış. Bu bana ders oldu. Bir daha böyle densiz işler yapmadım.

Bir gün, abim kucağında bir oğlakla geldi. Dayım Varna’dan bana göndermiş. Çok sevimliydi.
 Okulumuz her gün açıktır. Adı “Fevziye Mektebi”dir. Ben orada Kur’an ezberlerdim. Sabahları bizi kalfa alır, okula götü­rürdü. Hoca Efendi’den pek korkardım. Nasıl korkmayayım? Önünde ileriye doğru uzatılmış olan İki üç arşmlık sopalar, baş ucunda asüı olan kayışlı falakalar dehşetli idi. Beni üç yıl içinde iki defa falakaya yatırdı. Vurduğu yerde gül bittiğim görmedim,

fakat hiç şüphe etmem ki, utanç ve acıdan çehrem kül gibi olmuş­tur.
Babam, bir Kurban Bayramı’mn ilk günü sabahleyin namaz­dan dönüşünde, kendisiyle annem için hazır bulunan iki kurban­dan birini kesti. Diğerini kesemedi. ..Sıtması varmış. On bir gün sonra vefat etti. Ölümünden bir gün Önce tesadüfen dayım bizde idi. Ona alacaklarını, borçlarını her şeyini bildirmiş. Öldüğü gün beni okula göndermişlerdi. Yemek için öğle vakti eve döndüm. Eve yanaşınca, kalabalığın arasından hayal meyal babamın tabu­tunu gördüm. Dünyaya geleli böyle büyük acı hissetmedim. Komşu bir kadın beni aldı, evine götürdü. Oyalamak için neler yaptı neler. O zaman sekiz yaşında idim.

Bir gün, çok sevdiği dört cepli hırkam sırtımda, evime doğru yürürken, bir köpeğin saldırısına uğradım ve hırkam dört yerin­den yırtıldı, Ağlaya ağlaya eve geldim. Köpeğin saldırmasına üzüldüğüm kadar, orada köpeğin bana saldırmasını seyreden bir adamın bana yardımcı olmamasına da içerledim.
Bu olaydan sonra köpeğin saldırdığı köşebaşını ömrüm bo­yunca hiç unutmadım.

Aziz Efendi’nin “Muhayyelat” adlı eserini okuduğum za­man, Ömer olan ismimi Naci’ye döndürdüm. “Naci ile Şehide’nin Aşkı” adlı bölümü okumamın bunda büyük katkısı oldu. Hikâye beni çok etkilemişti. Çok güzel bir kız olan Şehide, yanına çağır­dığı yiğitlere bazı sorular sorar; ama rüzgârdan açılan peçesinin ardındaki güzelliği gören yiğitlerin iyice dili tutulur ve hepsi Şehide’nin karşısında tir tir titremekten sorulara cevap veremez­ler. Güzelliği karşısında herkes deliye döner. Derken Naci, bu kızın ününü duyarak yanma gider ve sorduğu tüm sorulara düz­günce cevap verir. Evlenirler. Ama kız yüzünü açtığı zaman, gör­düğü güzellik karşısında delirmemek için Naci kendini zor tutar.
Hikâyeyi çok beğenmesem de Naci ismini çok beğenmiş ve o günden sonra, Naci ismini takma adım olarak kullanmıştım.

Babamın vefatının ardından dayımı da kaybedince, büyük bir yoksulluk içine düşmüştük. Bu sırada, Rüştiye’ye muallim olarak atandım. Varna’ya gelen Sait Paşa, okulu denetlerken beni çok beğenmiş ve yanına memur olarak almıştı. Sait Paşa’yla bera­ber birçok farklı görevde çalışırken, aynı zamanda şiirler yazıyor­dum ve yazdığım gazetelerdeki başarım gün geçtikçe artıyordu. Bu başarılarıma rağmen, halen bazı hocalardan dersler de almayı İhmal etmiyordum.

Bir gün, beni rüyasında hasta gören Ahmet Mithat Efendi, ertesi gün tüm ailesiyle gelmişti. Gayet sağlıklı ve neşeli olduğu­mu görmeleri, hepsinin yüreğine su serpmişti. Ama bir ara, oda­ma bir şeyler almak için çıktığımda fenalaşıp yatağıma uzanmış­tım, Rüya, doğru çıkmıştı. Ölümümüm sebebi, kalp durmasıydı.

Etiketler:

Yorumlar

  1. asi dedi ki:

    gerisi nerdeeeeeeeeee

Yorum Yaz

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Didaktik Şiir